BRANDDAY

Tarafsız, yorum-haber ve analiz.

Türkiye’nin Çin’le gelişen ticari ilişkileri Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine kayıtsızlığın esas nedeni

3 dakika okuma süresi

Fotoğraf: DW Türkçe

Çin’in Doğu Türkistan’da işlediği insanlık suçu bir bu yüzyılın en önemli trajedilerindendir. İnsan onurunun ayaklar altına alınırken, Türkiye’nin bu konuda duruşu Uygur Türklerini hayal kırıklığına uğratmıştır. Oysa Türk dünyasını son derece ilgilendiren bu insanlık suçuna karşı en güçlü ses Türkiye’den çıkmalıydı.
Ancak özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’yle birlikte Batı’yla ilişkileri kopan Türkiye Avrasya blokuna kaydı.

Türkiye’nin Uygur Türklerine karşı politikasını ikiye ayırmakta yarar var

DW’nin sorularını yanıtlayan Frankfurt Küresel İslam Araştırmaları Merkezi (FFGI) Direktörü Prof. Dr. Susanne Schröder’e göre Müslüman ülkelerin bu tavrının gerisinde, ekonomik hesaplar ve çıkarlar yatıyor. Avrupa Birliği sürecinde Batı ile güçlü ilişkiler kuran Türkiye, bir kaç yıl öncesine kadar Uygurlardan yana tavır alıyordu. Hatta Erdoğan 2009 yılında bir soykırımdan söz etmişti. Erdoğan Uygurların bağımsızlık hareketini uzun süre desteklemiş, siyasi liderlerini Türkiye’ye kabul etmiş, iltica hakkı tanımış ve siyasi faaliyet göstermelerine izin vermişti. Bu Erdoğan için pantürkizmin ya da ümmetçiliğin ve Uygurların koruyucusu olmanın bir gereğiydi. Bu tamamıyla değişti. Türk dışişleri bakanı 2017’de sürgündeki Uygurlara karşı sertleşme mesajı verdi. Artık günümüzde onlara gösteri ve siyasi faaliyet izni verilmiyor. Hatta kimisi tutuklandı. Hatta Erdoğan, bu yılın yaz aylarında yaptığı Çin ziyaretinde Pekin yönetiminin azınlık politikalarını övdü.

Kaynak: BBC WORLD

Bunun somut olarak iki nedeni var. Birincisi, Türkiye’nin Batı ile ilişkileri kötüleşti. Türkiye siyasi alternatif ve bu bağlamda da Çin ile ittifak arayışında. Ayrıca Türkiye ekonomisi zorda ve acilen iyi ticari ilişkilere ihtiyacı var. Çünkü insan hakları alanındaki gelişmeler Türkiye’nin Batı ile ekonomik ilişkilerini de etkilimeye başlıyor. Oysa Erdoğan’ın muhalefete baskı uygulayıp uygulamadığı Çin’in hiç umurunda değil.

Özetle Müslüman dünyası ekonomik çıkarlar nedeniyle Çin’e sessiz kalırken. Türkiye ise Batı karşıtı dünya görüşünü benimseyen, Rusya ve Çin gibi Batılı olmayan güçlere yakınlık duyan yeni egemen ideoloji nedeniyle suskun.

Türkiye ve Çin’in ekonomik ilişkileri

2020 yılı Çin’in Türkiye’ye yatırımlarının daha da arttığı bir yıl oldu. Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile Çin İhracat ve Kredi Sigortası Kurumu (Sinosure), iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve yatırım iş birliğini artırmak için 5 milyar dolar tutarında mutabakat belgesi imzaladı.

Kaynak: Ekonomist Dergisi

Türkiye’deki Çin yatırımları 2014-2019 yılları arasında 2,6 milyar doları aştı. Türkiye’nin Kuşak Yol projesinin ortağı olması ve lojistik avantajları Çinlilerin ilgisini çekiyor. Çinlilerin yatırım yapma olasılığı yüksek alanlar ise altyapı, sanayi ve teknoloji olarak sıralanıyor.

Kaynak: TİCARET BAKANLIĞI

Türkiye’nin ikili ticaret hacminin 20 milyar $’ı geçtiği Çin’le cari dengede ciddi bir aleyhte durum var. 2019 yılında 18,3 milyar $ Çin’den ithalat yapılırken, sadece 2,5 milyar $ ihracat gerçekleştirilmişitir. Bu ihracat oranı Türkiye’nin İsrail’e gerçekleştirdiği ihracattan daha az.

Kaynak: TİCARET BAKANLIĞI

2019 yılında Türkiye’ye gelen Çinli turist sayısı ise yarım milyonda kaldı. Bu oranla son 10 yılda %537 artış gösteren Çinli turist sayısı yine İsrailli turist sayısını geçemedi.

Sonuç olarak karşılaştırıldığında Türkiye’nin uzun yıllardır süren avrasyacılık heveslerinin realitesi bulunmamaktadır. Türkiye’nin en büyük yatırımcısı ve ticaret ortağı Batı dünyasıdır. İnsan hakları, hukuk ve demokrasi de gerilen Türkiye’nin kendisine yeniden Batı dünyasının ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırması bir zaruriyettir.

FOTOĞRAF: DW TÜRKÇE

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir