“ERKEN SEVİNMEYELİM” DERİM…
3 dakika okuma süresi
Değerli okuyucular,
Bugün yine İstanbul’umuzun Suyu’ndan söz edeceğiz. Bir taraftan iyi, sevindirici haberlerimiz var. Arkasından da konuşanlara biraz eleştiri.
Önce iyi haberler.
Geçtiğimiz hafta yağan yağmur ve kar İstanbul barajlarının su seviyelerini oldukça yükseltti. 18 Ocak 2021 saat 10.25 itibariyle doluluk oranı % 30,10 oldu. Su miktarı da 261,45 milyon M3. Kısaca, eriyecek olan karı da hesaba katarsak Mayıs sonuna kadar suyumuz mevcut. Umarız Şubat ve Mart ayları da yağışlı geçer ve olası su sıkıntısı daha ileri tarihlere kayar.
Diğer bir iyi haber de barajlardan çekilen günlük su miktarının Aralık 2020 itibarıyla 2, 762 milyon M3 olması. Umarız bu azalma yapılan su tasarrufu ikazları sebebiyledir. Fakat büyük bir olasılık da okulların ve üniversitelerin kapalı olması ve kısıtlamalar dolayısıyla insanların Akdeniz ve Ege sahillerindeki yazlıklarına, öğrencilerin de memleketlerine gitmiş olmalarıdır. Ocak 2021 sonuçları durumu daha açık gösterecektir.
Bütün bu olumlu sonuçlara karşın yine de “Erken sevinmeyelim” deriz. Ve de kısa ve orta vadeli önlemler almayı ihmal etmeyelim.
Kısa vadede “yağmur bombası” kullanma olasılığı artık geçerli değildir. Bu fırsat kaçırılmıştır. Ancak her ihtimale karşı Eylül 2021’den sonra kullanılabilmesi şimdiden planlanmalıdır.
Orta vadede ise, Karadeniz’de deniz suyunu arıtarak tatlı su elde edecek (desalination) tesislerin kurulması için harekete geçilmelidir.
İşte burada bir bilgi eksikliğini tamamlamak isteriz. Sayın Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, 13 Ocak 2021 günü NTV haberlerinde “yağmur bombası” konusunda talihsiz bir beyanda bulunarak, şöyle diyor:
“Yağmur bombası gerçek anlamda yalan bombası. Bu tamamen bizim gibi gelişmemiş ülkelerde umut tacirliği için kullanılan bir şey bu. Bugün Amerika, İngiltere İspanya, Fransa, İtalya orman yangınlarıyla, kuraklıkla boğuşurlar ama bir Allah’ın kulu böyle bir şeyden bahsetmez. Bir umut tacirliğidir yani bilimsel bir şey değildir. ‘Yağmur bombası’ halk arasındaki adı bu. Bunun teknik adı ‘yağış artırım projesidir. Bu yağmur bombacılar olmayan bulutu oluşturmaz, olmayan yağmuru da yağdırmaz. Bunlar mevcut yağan yağmuru artırdıklarını iddia ederler. Nasrettin Hoca’nın fıkrası gibi, ‘dünyanın merkezi burası ölç istersen’ gibi durum var burada. Bulut ve yağış fiziğinde ‘yağmur bombasının’ bir yeri yok. 1985’de en son bu deneyler terk edildi. En sonra İsrail 1985 senesinde bunun dağların yamacında işe yaradığına dair makale yayınladılar.”
Bu talihsiz beyanın üzerine, söylenenlerin yanlış olduğu konusunda çok şey yazılabilir. Biz yerimizin kısıtlı olması dolayısıyla ancak birkaç cümle yazabileceğiz.
Halk dilinde “yağmur bombası” olarak yer alan “cloud seeding” dünyanın pek çok ülkesinde devamlı olarak uygulanmaktadır. Özellikle A.B.D., Çin ve Rusya bu yöntemi başarıyla uygulayan ülkelerdir. Türkiye’de ve .Yunanistan’da da 1990-1991 yıllarında başarıyla uygulanmış ve % 20-25 oranında yağış artışının sağlandığı bilimsel olarak ispatlanmıştır.
Gelecek yazımızda gene Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun deniz suyundan tatlı su temin etme (desalination) konusundaki bilgi eksikliğini tamamlamaya çalışacağız.
Bol yağışlı günler dileğiyle…
