Türkiye’nin gündemi değişmeli
3 dakika okuma süresi
10 günlük Almanya seyahatimden sonra ülkeme dönünce gündemde hiçbir şeyin değişmediğini gördüm.
Yılın son çeyreğine girerken Türkiye’nin tartıştığı konular
Gündemi özetleyecek olursak, “U” ve “M” tartışması baktığınız zaman metro ulaşım aracını belirtmek için kullanılıyor. Bunun yanında “Kim Cumhurbaşkanı Adayı olacak?” tartışması, CHP’nin nihayet Irak’a yaptığı ziyaret gündemin başlıca maddelerini oluşturuyor. Buna karşılık Türkiye’de enflasyon almış başını gidiyor. Dar gelirlilerin durumu hakikaten kötü. Almanya ve diğer AB ülkeleri COVID nedeniyle halkına büyük destekler sağlarken, bizde böyle desteklerin vatandaşlarımıza yapılmaması, Suriyeli geçici sığınmacıları kendi ülkelerine geri yollamak için hiçbir faaliyetin yapılmaması, “Afganistan’dan ne kadar sığınmacı gelecek?” tartışması, Tayyip Erdoğan’ın BM Toplantısı’na gidişi, ve kamuoyunun “acaba burada Biden’la görüşebilecek mi?” şeklindeki başlıklar, Türkiye’nin yılın son çeyreğine girilirken gündemi şekillendiriyor.
Dış politika ve güvenlik alanlarında Türkiye kaybetmeye devam ediyor
Angela Merkel’in çekilmesinden sonra, bu ülkede gerçekleşecek seçimler Türkiye içinde çok önemli. Hangi lider, hangi koalisyon hükümetiyle gelecek, son yıllarda Türkiye’yi kollayan fakat AB’ye almamakta direnen Merkel’in politikasını yeni başbakan nasıl devam ettirecek, bunlar bizi ilgilendiren konular. Akdeniz ve Ege’de Türkiye olarak havlu attık. Artık Akdeniz’de petrol ve doğalgaz aramıyoruz. Ege’de Yunanistan’ın işgal ettiği adaları tamamıyla bu ülkeye bıraktık. Bunlar Türkiye’nin hakikaten dış politikadaki kayıpları. Libya ile olan ilişkilerimizde de bir gerileme var. Bu açıdan Mavi Vatan Doktrini için vazgeçilmez bir öneme sahip olan Libya’daki varlığımızda tehlikeye giriyor. Şimdi Türkiye’ye düşen İsrail ve Mısır’la yepyeni bir dostluk ilişkisi kurmak ve Suudi Arabistan’ın Rum Kesimi’ni devlet olarak tanıyıp, savunma anlaşması yapmasının önemini kavramak, bizler için ciddiyetle takip edilmesi ve politikaların üretilmesi gerekilen alanlardır. Kuzey Suriye’de ABD bir Kürt devleti kurduruyor. Bunun Irak, İran ve Türkiye ayağı Washington’daki düşünce kuruluşlarında tartışılırken, AB ülkelerinde de “bu konuya nasıl yaklaşmalıyız” şeklinde görüşler dile getiriliyor.
Ankara’nın silkelenmesi gerekiyor
Ankara’da hem muhalefetin, hem hükümetin dar kapsamlı tartışmalardan kendisini arındırıp, ilk önce iç politikaya, ekonomiye daha sonrada dış politikaya ağırlık vermesi lazım. Güçlü Türkiye ancak böyle oluşur. Yoksa insanların akın akın sermayeleri ile birlikte Türkiye’den kaçması, genç akademisyenlerin yurtdışına eğitime yönelmeleri, önce annelerini yanlarına alıp, daha sonra babalarını alarak süren bu kaçışın önüne geçmemiz şart.

Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Başkanı ve Brandday.net Genel Yayın Yönetmeni.