ATATÜRK’ÜN EKONOMİ MODELİNİN EVRENSELLİĞİ
6 dakika okuma süresi
Bir 10 Kasım günü sonsuzluğa uğurladığımız Aziz Atatürk’e özlem ve saygıyla .
Atatürk’ün Ekonomi Modelinin Evrenselliğini anlama konusundaki yazıma, Gazeteci-Yazar Banu Avar’ın 10 Nisan 2006 tarihli TRT’de yayınlanmış ” Sınırlar Arasında- Venezuela’nın Chavez’i” programı ile başlamak isterim.
Banu Avar, Venezuella’da karşılaştığı bir olayı şöyle anlatmıştı: “Şehri göreceğimiz tepeye doğru tırmanırken, Kemal Atatürk tabelasını geçince şaşırdım ki, tepeye geldik. Genç kız rehber heyecanla ‘Şu fabrikayı görüyor musun? yanında nikah salonu, şu sağlık ocağı, şu okul onun arkasındaki de bizim ev.’ ‘Eeee ,dememe kalmadı’ Rehber ‘Biz Buna ATATÜRK Modeli’ diyoruz’ diye yapıştırdı.”
Venezuella’da bu gördükleri ve duydukları üzerine duygulanan Banu Avar: “Venezuella tepesinde tüylerim diken diken, gururum tavan yapmıştı…” diyecekti.
Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki Venezuella’da “Atatürk Modeli” diye adlandırılan bir fabrikanın esin kaynağı ne idi?.“Atatürk Modeli Fabrika” da nedir? Türkiye’de böyle bir fabrikaya sahip mi idi?
Bu fabrika , 1937’de Atatürk tarafından açılan “Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası” idi.
Atatürk Modeli Neden Evrensel?
Sanayide Venezuella’daki “Atatürk Modeli Fabrika’ya bile yol gösteren Atatürk Modeli,Doğu ve Afrika’daki bütün mazlum uluslara yol gösterdiği için evrensel nitelikte idi.”
Atatürk, Doğu ve Afrika halklarına, “Ulus” olma bilincini aşılamış,ulusal direniş hareketlerinin başlamasına ve de bağımsız bir ekonomi modeli konusunda örnek olmuştu.Bu konuda şunları söylemişti:
3 Ocak 1922- “….Bütün ezilen uluslar, ezenleri bir gün yok ederek ortadan kaldıracaklardır. O zaman dünya yüzünden ezen ve ezilen kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal duruma kavuşacaktır..«
7 Temmuz 1922-“Türkiye’nin bu günkü savaşımı yalnız kendi adına ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve çabuk bitebilirdi. .. Çünkü savunduğu, bütün ezilen ulusların, bütün Doğu’nun davasıdır ve bunu sonuna getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Doğu uluslarının, beraber yürüyeceğinden emindir.”
Atatürk Modeli’nin Evrenselliği konusuna birkaç örnek vermek isterim.
Hindistan- 27 Aralık 1921- Ahmetabad’ta toplanan Hindistan Ulusal Kongresi .”O, uğraşlarıyla, yalnız Türkiye’ye değil, bütün Doğu dünyasına kurtuluş yolunu göstermiştir. …O’nun Doğu’nun kurtuluş ve uygarlık önderinin eserlerini her zaman sevgi ve saygıyla anacağız.”
Pakistan-M. Ali Cinnah- “O, Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu kanıtladı. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde, Hint Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?”.
Tunus- Habib Burgiba: “Mustafa Kemal’in kişiliği, halk kitlelerinin ayaklanması ve halk mücadelelerinin ölçüsü olmuştur. Bu mücadeleler O’nun ölümünden sonra gelişmiş, Doğu ve Batı bloklarının arasındaki üçüncü dünyaya da geçmiş ve onları sömürge baskısından kurtarmıştır.”
Afganistan- Amanullah Han:”O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün Doğu ulusları için de en büyük önderdi.”
Cezayir- Cezayir bağımsızlık savaşı, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı bağımsızlık savaşından sonra Müslüman ülkelerin gördüğü en büyük direniş olmuştur. Cezayir özgürlüğü için savaşan o gerillaların ceplerinde Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı dönemlerine ait kalpaklı fotoğrafları vardı.
Çin- Çin’in bağımsızlık ve ekonomi-politik kalkınmasında Atatürk Modeli’nden esinlendiği biliniyor. Türkiye Cumhuriyeti ile Çin arasında ilk kez 1934 yılında Dostluk Antlaşması imzalanmıştı.
Çin’de “Liu Ko-şu, Yeni Türkiye, Shanghai 1927,Liu Ko-şu, Türk İnkılâp Tarihi,Cav Cing-yüan, Türkiye Tarihi, Shanghai 1935,Türkiye’nin Millî Hâkimiyetinin İstirdadı,Lin Van-yen, Türkiye’nin En Yeni Dış Politikası, Shanghai 1937” gibi Atatürk ve Türkiye ile ilgili çok sayıda kitap yayınlanmıştı.
Atatürk’ün Ekonomi-Politik Modeli de Neden Evrensel?
Atatürk, siyasal bir model olmanın yanında,ekonomik ve toplumsal bir model oluşturulmaya da özen göstermişti.Bu kapsamda ekonomik sömürgeciliğe karşı olduğu kadar hızlı bir kalkınma ve kalkınmanın nimetlerini kamucu bir yaklaşım temelinde eşitlikçi bir uygulama ile dağıtmak için devletçilik ve halkçılık temelinde ekonomi politikasını uygulanmıştı.
Halkçılık ve Devletçilik politikalarının gereği olarak hızla sanayi,tarım ve hizmet sektörlerinde KİTLER oluşturuldu ve böylece kimsesizler lehine önemli kazanımlar elde edildi.Bu KİTLER ile 1923–1929 yıllarında milli gelir büyüme hızı % 8.6 ve tarımda yıllık büyüme hızı % 8.9 olarak gerçekleştirildi.
Başa dönersek, Venezuella’daki “Atatürk Modeli Fabrika’ya” esin kaynağı olan ve 1937’de Atatürk tarafından açılan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası konusunda “Sinan Meydan-Atatürk’ün Dev Projesi,9 Kasım 2011” tarihli yazısından biraz bilgi aktaralım:
“Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Atatürk’ün düşüncesinde “Sosyal Fabrika Projesi’nin” ilk uygulaması idi. Fabrika, sadece üretim yapılan bir mekan değil, aynı zamanda “ar-ge” çalışmalarının yapıldığı bir labratuvar, eğitim verilen bir okul, her türlü sanat ve spor imkanlarına sahip bir kültür kompleksi, kısacası adeta dört dörtlük bir “yaşam alanı”, bir kampüstü. Atatürk, bu “sosyal fabrikaları” Anadolu’nun her yanına yapmayı planlıyordu. Ama bu projesini yaygınlaştırmaya ömrü yetmeyecekti.”
Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’na Ne oldu?
Fabrika, “teknolojisi eskidi, zarar ediyor” gerekçeleriyle 2002 yılında kapatıldı.2003’te Özelleştirme İdaresi’nce bedelsiz olarak Adnan Menderes Üniversitesi’ne devredildi ve ‘Sümer Kampüsü’ olarak kullanılmaya başlandı.
Ancak geçtiğimiz yıllarda fabrikadan emekli olan bir işçi bana “teknolojisi eskidi, zarar ediyor” gerekçesinin bilinerek yaratıldığını söylemiş ve “Önce kalitesiz malzeme kullanılarak basmalar halk tarafından tercih edilmemeye başlandı ve fabrika kar edemez duruma getirildi” demişti. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası kapsamında Sümerbank basma fabrikalarının ürünlerini değersizleştirilmek için “Zeytinyağlı yiyemem aman, Basma da fistan giyemem aman..”gibi bir türkü bile üretilmişti.
Günümüzde kampüste kaderine terk edilen fabrikanın yeniden canlandırılması için adım atıldığı söyleniyor.İnanmak olası mı?

Mustafa Kaymakçı, 1945 yılında Rodos’ta doğdu. İzmir Atatürk Lisesi’ni bitirdi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden 1969 yılında mezun oldu. 1978 yılında doktorasını tamamladı. Konuk araştırıcı olarak 1980 yılında İskoçya Roslin Enstitüsü’nde bulundu. 1983’de doçent, 1988’de profesör oldu. Kaymakçı’nın birçok başarı ödülü var bu ödülleri 2004 yılında Ankara’da aldığı “TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası BİLİM ÖDÜLÜ” taçlandırdı.