Türkiye’nin AB ile Olan İlişkilerine Artık Yön Vermesi Lazım
2 dakika okuma süresi
Avrupa Parlamentosunda ve Avrupa Birliği ülkelerinde Türkiye’ye karşıtlığı her geçen gün artıyor. Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’yi savunan insanların sayısı 10-15’i geçmiyor. AB ülkelerinden Almanya’dan da artık fazla bir Türkiye dostluğu beklemiyoruz. Çünkü Türkiye’ye belirli konularda destek veren Angela Merkel’dan sonra göreve gelen yeni Almanya Şansölyesi Olaf Scholz aynı politikayı izlemiyor. Bu açıdan Osman Kavala, Selahattin Demirtaş olaylarında, Avrupa Adalet Divanının kararlarına uymamız ve belirli şartları yerine getirmemiz lazım. Öncelikle İngiltere’nin tam üyelikten ayrılmasının ardından Türkiye büyük bir şansı kaçırdı. Zira Türkiye nüfusuyla İngiltere’den daha büyük bir ülke olarak, AB’ye özel statüyle girebilirdi. Bu konuda yeterince çabalamadık. Bunu yerine Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır ve Suriye ile uğraşmayı tercih ettik. Bu kapsamdaki gelişmeler Türkiye’nin AB yolunda önünü açmaz. Yunanistan tamamıyla Türkiye karşıtı bir politika izleyerek, AB’nin Türkiye sınırında son bulduğunu vurguluyor ve yavaş yavaş Bulgaristan ve Romanya’yı da yanına çekiyor. 6 Balkan ülkesi de AB üyesi olduktan sonra Ukrayna’nın da üyeliği gerçekleşebilir. Bu gidişle AB etrafımızı dolaşarak, yakın bir zamanda Gürcistan’a da tam üyelik kapısını açacak. Tüm bu olaylar gösteriyor ki; Türkiye akılcı bir politikayla öncelikle Avrupa Parlamenterler Grubunu kurmalı ve ciddi ve gerçekçi adımlar atarak Avrupa Birliği ile ilişkileri pekiştirmeli, yoksa Türkiye AB yolunda yaya kalmaya mahkum olacak.
