Şifreler
3 dakika okuma süresi
Konuk yazar: Can Baydorol
Son bir iki haftada yaşananlara bakınca iyi bir komplolara dayalı roman yazarı olmadığıma çok üzüldüm. Düşünsenize şaibeli ABD seçimleri sonrasında yeni ve yaşlı (kısa vadede ölmesi ya da demansa uğraması mukadder) bir ABD Başkanı ve onun yerine geçmesi olası hem kadın hem de Asya kökenli bir başkan yardımcısı. Bu durumu kaleme almak birkaç yüz sürükleyici sayfayı okuyucuya sunmaya temel oluştururdu.
Sonraki bölümü AB, Brexit sürecindeki İngiliz ABD ilişkilerinin geleceği, üstüne Coronavirüs komplolarını da ekleyerek kaleme almak da herhalde en azından elli altmış sayfayı rahatlıkla bulurdu. Pandemiyi eklemek kaçınılmaz olarak Çin’i ve aşı savaşlarını da kapsar hale getireceğinden alın size bir yüz küsur sayfa daha.

Ama kitap bitmedi, daha işin Ortadoğu ve yakın doğu bölümü var. Önce Ermenileri Azerbaycan’a saldırmaya kim kışkırttı sorusunu sorar, oradan birkaç yüz komplo teorisi ürettikten sonra yeni durumun fotoğrafını çekerek olası gelişmeleri hikayeleştirirdim. Oldu mu en azından bir yüz sayfa daha.
Kitabın ortalarına yaklaştık.
En can alıcı bölüm tabii ki Türkiye.
O ne 10 küsur gündü öyle.
Önce özerk Merkez Bankası başkanının istifa ettirilmesi (buna azledilmesi de diyebiliriz), yerine aileden birinin sağlık nedeniyle görevinden affının rica edilmesinin kabulü (halbuki çok sağlıklı görünüyordu), ardından 2013’den bu yana izlenen bütün ekonomi politikalarının tersine dönme sinyalleri ve Merkez Bankası yeni başkanının radikal faiz artırımı (hoş bu aslında bir artırmadan ziyade sadeleştirme diye de yorumlandı).
Ama yetmedi. Ekonomideki kötü gidişin tersine çevrilmesi için dış politikada eskiye çark etme sinyalleri ve bittiği ifade edilen (temenni) AB rayına geri dönme arzusunun beyanı (hani bitmişti? Gerçekle yüzleşme).
Dış politikada çark ediş yeter mi? Asla. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü meselelerine dokunulmazsa olmaz. İyi de demokrasi ve hukukun üstünlüğü denince akla gelen deli sorular. Mevcut küçük ortak (hoş küçük ama etkisi çok ama çok büyük) bu iki söylemden de çok ama çok rahatsız, besbelli!
Amanın o ne, bir mafya özentisinin (küçük ortağın çabaları ile çıkartılan af kanunundan istifade ile mapus damlarından kurtulmuş) ana muhalefet liderine gönderdiği tehdit mektubu. Küçük ama etkisi çok ama çok büyük iktidar ortağının malum mektubu yazan şahsı bir alnından öpmediği kalması. Aslında tehdit mektubuyla ayarın büyük lidere verildiği iddiası. Ya bize sahip çıkmaya devam edersin ya da!..
Yetmedi, bir büyük abinin eskide kalmış olsa da hukukçu kimliği ile hukukun ihlali itirafları, ne oluyor orada diye sorarken daha büyük ulu abinin restine rest cevabı.
Takdir edersiniz ki roman şimdilik 900 küsur sayfayı buldu. Obama’nın ilk cildi 768 sayfaysa, bizim kitabın ilk bölümleri şimdiden 900 küsur sayfayı geçti.
Benle yarışamazdın ey Obama!..
Ah bir de iyi yazar olsaydım!
Ah bir de olanı biteni anlayacak zekam olsaydı!
Ah bir de şifreleri çözecek yeteneğim olsaydı!
