KAOTİK DÜNYA DÜZENSİZLİĞİ
4 dakika okuma süresi
Geçtiğimiz yıl bu sıralarda yazdığım yazı, “umarım 2020 2019’u aratmaz, zira her yeni yıl, bir önceki yılın mirasını devralarak başlıyor!” mealindeydi. Yine aynı düşüncemi ne yazık ki muhafaza ediyorum.
Yine geçen yıl pek çok yazımda kaotik bir süreç yaşadığımızı, kaosun küresel nitelik taşıdığını, bir ayakta küresel ekonomi/finans, öteki ayakta da küresel güvenlik sorunlarının olduğunu belirtmiştim. 2020’de corona virüsün salgın haline dönüşmesiyle kaosun üçüncü ayağının da ortaya çıkmasına tanıklık ettik.
Doğal olarak 2021 bu kötü mirasla hayatımızda yerini alacak. Düzensizlikten düzene geçebilecek miyiz? Düzensizliğin yarattığı belirsizliklerden kurtulabilecek miyiz? Kolay cevaplanabilir sorular değil kuşkusuz.
Küresel sorunların tam merkezinde yer alan ülkemize dönersek.
Ekonomimiz iyi durumda mı? Kesinlikle hayır.
Güvenlik endişelerimiz var mı? Kesinlikle evet.
Salgın hastalık gündemimizin bir numaralı sorunu halinde mi? Kesinlikle evet.
2021’de bu sorunlara çıkış yolları bulabilir miyiz? Belki.
AB-CAATSA-Türkiye
Yukarıda sıraladığımız ilk iki soru için çözüm büyük oranda AB ve ABD ile ilişkilerimizin nasıl gelişeceği ile ilgili olacak. Malum 10-11 Aralık AB Zirvesi’nde alınan karar bir önceki yazımda belirttiğim doğrultuda oldu, Zirve olası bir yaptırım için 2021 Mart ayında yapılacak zirveyi işaret etti. Daha önce vaat edilen pozitif gündem de askıda kaldı. “Neden Mart?” sorusunun cevabı da herkes için malum: “hele bir Biden gelsin, ondan sonra Türkiye meselesine hep beraber bakarız” yaklaşımı.
Tam liderler zirvesinin heyecanı yatışırken bu kez ABD’den beklenen kötünün iyisi haber geldi. Kötüye geçmeden iyiye dikkat çekelim. Şimdilik birinci yaptırım çok da etkili bir yaptırım değil. Ama CAATSA yaptırımının ilk kez bir NATO üyesi ülkeye uygulanması doğal olarak kabul edilemez bir yaklaşım. Sert karşı cevaplar iktidarı ve muhalefeti ile birlikte verildi. ABD bizi NATO içinde stratejik ortak olarak görmeye devam mı edecek, yoksa CAATSA kanununun özünü oluşturan “ABD’nin hasmı” olarak mı değerlendirecek. Karar alındığına göre ikinci şık doğru. Peki Biden geldiğinde hangi şıkkı tercih edecek? Mart ayına kadar beklemenin mantığı da “Biden’ın tercihinde yatıyor.
Doğal olarak ABD ve AB’yi çok zor bir süreç bekliyor. Yola Türkiye ile beraber mi devam edecekler, yoksa Türkiye’yi gözden çıkararak mı? Yaptırım kararı çıkar çıkmaz Azerbaycan’ın (ki doğal) yanı sıra Rusya ve İran’ın ABD’yi sert bir dille eleştirmeleri, Putin’in Erdoğan’ı tebrik ve takdir etmesi, sanki Batı dünyasının dikkate alması gereken karşı cephenin nasıl bir şey olacağına işaret ediyor. Doğal olarak biz de Mart ayına kadar bu oyunu yakından takip ediyor olacağız. Güvenlikten ekonomiye hep bu alanlardaki gelişmeler dikkatimizi çekiyor olacak. Tabi ekonomi cephesinde Merkez Bankası’nın gerçek bir Merkez Bankası gibi davranmaya başlaması da umut verici.
Stratejik önemdeki bir koridor: Nahçıvan koridoru
2020’nin Türk dünyası için en önemli iyi gelişmesi, Dağlık Karabağ’daki 30 yıllık Ermenistan işgaline Azerbaycan güçleri tarafından son verilmesiydi. Savaş sonunda yapılan anlaşmaya göre Nahçıvan ile Azerbaycan’ı karayoluyla birleştirecek bir karayolunun da açılması gündemde. Bu koridorun oluşturulmasının pek çok anlamı var. Türkiye ile Azerbaycan tam anlamıyla komşu iki ülke olacak, aramızdaki ticaret için üçüncü ülkelere gereksiz harcamalar yapmayacağız, Azerbaycan’ın doğusuna yapılan taşımalarda da Azerbaycan toprakları daha fazla kullanılır hale gelecek. Bunlardan daha da önemlisi Dağlık Karabağ’ın yeniden imarında Türk müteahhitlere ve inşaat faaliyetleri için Türkiye’deki üretime ve mal taşımalarına büyük imkanlar doğacak. Bunlar Türk ekonomisi için 2021’den pozitif beklentilerimiz.
Peki sadece ekonomi ile mi sınırlı bu koridor? Spekülatif mahiyette bir dizi deli soru da akla gelmiyor değil.
Örneğin kendi kuşak yol projeleri ile Doğu’ya açılmak isteyen, başta Almanya olmak üzere pek çok AB ülkesi (Fransa hariç) bu koridorun bir an önce kurulmasını bir avantaj olarak görüyorlar mı? Eğer cevap pozitifse, o zaman Mart AB Zirvesinden de Türkiye aleyhine bir karar çıkmaz, hatta pozitif gündeme bile dönülebilir.
Esas düşman olarak görülen Çin’e kadar gidecek olan ve büyük oranda Türk Cumhuriyetlerinin kontrolündeki bu kesintisiz yol için ABD başta olmak üzere diğer NATO müttefiklerinin bakış açısı nedir? Bu koşullarda Türkiye’nin stratejik önemi artar mı eksilir mi? Eğer cevap artar yönündeyse, Biden’la birlikte CAATSA rüzgarlarının yönü büyük oranda değişecektir.
Ne de olsa bu satırların yazarı naif iyimserliğini her durumda korumak istemektedir.
Salgın
Gelelim üçüncü kaosa ya da belirsizlik katsayımızı çarpan etkisiyle büyüten soruna, yani salgın ne olacak? Doktorların yalancısıyım, aşı bulunsa bile kontrollü yaşam 2021 yılında da devam edecek. Umarım önümüzdeki yaza kadar salgın kontrol altına alınır, hepimiz kontrollü olsa da kapıdan dışarı çıkmaya cesaret gösterir hale geliriz.
Akıl yoluyla davranıldığı zaman çözülemeyecek sorun yoktur. Yeter ki negatif hırslarımız, pozitif hırslarımızın önüne geçmesin.
Sağlıcakla kalın, enseyi karartmayın.
