BRANDDAY

Tarafsız, yorum-haber ve analiz.

Türkiye-İngiltere Serbest Ticaret Anlaşması

3 dakika okuma süresi

Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) 1 Ocak 2021 tarihi itibarı ile yürürlüğe girecek, muhtemelen siz bu satırları okurken yürürlüğe girdi.

Anlaşmayı pek çok açıdan değerlendirmek mümkün.

Bu değerlendirmeye geçmeden önce aklımızda kalması gereken bir noktaya hemen dikkat çekelim. İngiltere bizim Almanya’dan sonra en fazla ticaret yaptığımız ve tek ticaret fazlası verdiğimiz ülke. Yılda 16 ila 20 milyar dolar mertebesine varan bu ticaret, eğer İngiltere AB’den anlaşmasız ayrılsaydı ve dolayısı ile Türkiye ile İngiltere arasında bir STA yapılmamış olsaydı olumsuz yönde etkilenecekti. Bunun nedeni Türkiye’nin AB ile gümrük birliği ilişkisinde olması, dolayısı ile Türkiye’nin STA yapmak konusunda elinin kolunun bağlı kalacak olmasıydı. Bu durumda Dünya Ticaret Örgütü kuralları geçerli olacak, taraflar birbirleri ile olan ticarette ortalama yüzde 10 mertebesinde gümrük vergisi uygulayacaklardı. Ticaret Bakanı Pekcan’ın açıklamalarına göre yıllık 2.4 milyar dolarlık bir kayıpla karşı karşıya gelecektik. Anlaşmayla bu risk ortadan kalktı ve aramızdaki ticaret eskisi gibi devam edecek.

Anlaşmanın teknik analizine gelince

Yapılan bu STA’nın gümrük birliğinin güncellenmesi ile ilgili tartışmaları dikkate aldığını öne sürmek mümkün gözüküyor. Yine Ticaret Bakanı Pekcan’ın açıklamalarına göre tarım ürünleri de kapsam içine alınmış (bu noktada tam bir serbesti mi, yoksa tedrici iyileştirmeler mi söz konusu olacak, henüz bu ayrıntıya vakıf değiliz), hizmet ve yatırımlar da anlaşma kapsamında değerlendirilmiş.

Bu görünüm ortaya mevcut Türkiye-AB gümrük birliğinden çok daha öteye geçebilecek bir ekonomik bütünleşmenin habercisi gibi. AB çeşitli bahanelerle gümrük birliğinin güncellenmesinin önünü tıkarken, ortaya yeni bir ortaklık çıkmış. Bu durumda varılan anlaşmayı basit bir STA olarak değerlendirmek hatalı olabilir.

Örneğin tarım ürünleri de kapsam dahilindeyse (maalesef bütün girişimlerimize rağmen şu ana kadar varılan anlaşma metnine ulaşamayanlardanım), bu durumda mevcut ticaret hacminin Türkiye’nin leyhine artış göstereceği kesin.

Hizmetler ve yatırımlar noktasında ise bambaşka senaryoları dikkate alacağımız da açık.

Anlaşmanın siyasi analizine gelince

Öncelikle ilgimizi çeken nokta, İngiltere’nin 31 Aralık gece yarısına kadar yapması gereken onlarca anlaşma varken, neden önceliği Türkiye’ye verdiği ve ilk anlaşmayı Türkiye ile yaptığı oldu. Burada galiba çok önemli birkaç mesaj birden var.

İlk olarak yine hatırlayalım Kıbrıs’ta üç garantör ülke var. Bunlardan Yunanistan sürekli olarak diğer garantör Türkiye ile arasındaki ikili sorunları, Türkiye AB sorunları haline dönüştürmenin gayreti içinde. Bir diğer ifadesi ile Yunanistan kendi garantörlüğünü, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin de AB üyesi olmasıyla birlikte bir AB garantörlüğüne havale etmiş görünümünü çizmeye çalışıyor. Hoş bu Yunanistan’ın rüyası olarak da nitelendirilebilir, başta Almanya olmak üzere pek çok AB ülkesi bu oyuna taraf olmak niyetinde olmadıklarını açıkça gösteriyorlar.

Üçüncü garantör İngiltere ise sanki bu STA ile birlikte pozisyonunu da sumen altından gösteriyor. Özellikle Doğu Akdeniz meselelerine müdahil olmaya çok hevesli Fransa’ya karşı, Türkiye üstünden ben de buradayım mesajını veriyor.

Öte yandan Çin’in kuşak yoluna karşı, Batı’nın kuşak yolunun da Doğu’ya doğru Türkiye ve Azerbaycan’dan geçtiği dikkate alınırsa, İngiltere’nin bu kavşağı tutmaktaki çıkarlarının ne olabileceği artık sizlerin hayal gücüne kalmış.

Hele bir Biden 20 Ocak’da Başkanlık koltuğuna otursun, hele bir Mart ayı gelsin. 2021 çok yeni gelişmelere bizi tanıklık ettirecek.

Gelenin gideni aratmadığı bir 2021 olsun umuduyla!..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir