İstanbul ve Viyana’nın buluştuğu şehir-Prizren
6 dakika okuma süresi
Prizren, benim doğduğum ve büyüdüğüm şehirdir, böyle bir başlığı neden seçtiğimi yazının devamında anlayacağız…
Balkan coğrafyasının kalbinde olan Kosova Cumhuriyeti, yaklaşık 500 yıl boyunca Osmanlı yönetiminde kalmıştır ve bu süreçte yaklaşık 250 eser ünlü mimar tarafından inşa edilmiştir. Osmanlı için Avrupa’ya açılış kapısı olan Balkan coğrafyası ne kadar önemli olduğunu inşa ettikleri büyük eser sayısı açısından da görebiliriz. Priştine başkent olmasına rağmen, çoğu zaman, Prizren Kosova’nın kültür başkenti olarak da adlandırılmaktadır.
Aynı zamanda, Avrupa’nın en genç ülkesinde her sene düzenlenen ve uluslararası, yerel, Avrupa ve diğer kıtaların sanat dünyasından gelen önemli isimleri buluşturan kısa belgesel film festivalinin ev sahipliği yapan de Prizren’dir. Zengin tarihini özenle koruyan Prizren, barındığı hem modern, hem eski dünyanın unsurlarını ziyaretçilere başarılı bir şekilde temsil ettiğini görmekteyiz.
Mimari ve farklı geleneklerin çeşitlilği, toplumun demokrafi yapısından kaynaklamaktadır zira Prizren’de Arnavut, Boşnak, Türk, Sırp, Roma ve diğer etnik kökenli insanlar yaşamaktadır. Prizren’in en önemli özelliği de buradan gelmektedir, farklılıklara rağmen-yüksek derecede tolerans ve ırkçılığın neredeyse hiç rastlanmaması ve aynı zamanda, Avrupa’nın diğer yerlerinde çok nadir rastlanan bir durum olarak aynı anda hem ezanın hem çan seslerini duyabiliyorsunuz.
O halde Prizren’e yolunuz düştüğünde, görülmesi gereken, bazı olmazsa olmaz tarihsel yerler, mimari eserler ve etkinliklerden kısaca bahsedelim…
PRİZREN KALESİ
Prizren Kalesi, Prizren’de bulunan bir kültür mirası yapısıdır. Bu yapı, şehrin sembolü ve Kosova’nın kültürel kimliğinde önemli bir unsur olarak kabul ediliyor. Yüksek bir tepe üzerine ve son derece stratejik bir konumda inşa edilen Prizren Kalesinin kökeni, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde sürekli gelişme ile bu bölgenin ilk uygarlık dönemine, tarih öncesine dayanmaktadır.

Osmanlı işgali sırasında Kale, Hamam ve Cami gibi çeşitli alanlardaki diğer nesnelerle zenginleştirerek genişletildi. Ayrıca bu yapı, askeri ihtiyaçlar için de kullanıldı. İnşaat açısından, Kale 3 bölüme ayrılmıştır:
1) Yukarı Şehir(Akropolis)
2) Aşağı Şehir
3) Güney Şehri.

Kalenin şehre hakim konumu, çok çekici doğal peyzajı ve iyi düşünülmüş mimari yapısı, çok hacimli ve tartışılmaz tarihi, turistik ve arkeolojik değerlerle sahip bir objekte kılıyor.

1912 yılına kadar bu yapı sadece kale olarak kullanıldı. Daha sonra ve günümüzde ise Kalenin kapıları Kosova topraklarında tarihi değerlerin, kültür turizmin, dinler arası ve mimari değerlerin tanıtımı için açıldı. Bütün şehri görebilmek ve enfes manzaranın önünde fotoğraf çekebilmeniz için kaleye çıkmak kesinlikle değecektir.

SİNAN PAŞA CAMİ
Muhteşem konumu ile tarihi Prizren Kalesi’nin altında yer alan Sinan Paşa Cami, merkezi kubbesiyle ve daha sonra yeni inşa edilmiş üç küçük kubbesinin yanında ince ve yüksek minaresi ile Prizren şehrine hakim bir yapıdır. Bu haliyle cami, İstanbul merkezli, İstanbul klasik sanatının özelliklerini barındırır ve Balkan coğrafyasında bu tür yapılardan ender estetik eserlerden biridir. Cami üzerindeki klasik süslemelerin yanı sıra, XIX.Yüzyıl barok üslubu süslemeler hakimdir.

1615 yılında dönemin Bosna Valisi Sinan Paşa tarafından inşa ettirilmiş bu cami Balkan Savaşları sırasında hasar görmüş ve İkinci Dünya Savaşı sırasında kapalı kalmıştır. 1948’de kültür mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmıştır.

Osmanlı ve İslam’ın en önemli eserlerden biri olarak adlandırılan bu tarihi cami bir çok insan tarafından ziyaret edilmektedir. Türkiye’den gelen türistlerin sayısı oldukça çoktur, ayrıca Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığınca (TİKA) restore edilmiştir. Diğer ülkelerden gelen Müslümanlar, muhteşem görünümü ve ihtişamıyla Balkanların incisi olarak nitelendirilen caminin tekrar ibadete açılması en çok Türk hükümetinin cabasıyla olmuştur. Yaklaşık 400 yıllık tarihi cami, özellikleri, işçiliği ve kullanılan malzemeleriyle dikkati çekiyor.

LJEVİŞ MERYEM ANA KİLİSESİ
Sırplar’ın en güzel ve en değerli orta çağ sanat ve kültürü anıtlarından biri, Notre Dame Katedrale ile benzer zaman diliminde Bizans İmparatorluğu tarafından yaptırılan bügünkü katedral, 1306-1307 yılında Sırp Kalı Stefan Milutin tarafından kiliseye çevirilmiştir. 1455’te Fatih Sultan Mehmet’in bu bölgeye gelerek, buranın en büyük Ortodoks Kilisesini Camiye dönüştürmüştür. 1923 yılında ise kiliseye yapılan minaret ve diğer eklemeler yıkılarak tekrar kiliseye çevrilmiştir.

Bu oldukça eski bir tarihe dayanan kilise, 2006’da Kosova’daki son derece önemli Sırp ortaçağ anıtlarının bir parçası olarak UNESCO’nun dünya kültür mirası listesine alınmıştır.

Kilisenin güzelliğine hayran kalan, ismi bilinmeyen bir Arap şairinin bir fresk altında yazdığı çok güzel satırları ilgimi çekmişti. Satırlar bu şekilde idi: “ Gözümün göz bebeği, senin güzelliğinin yuvasıdır.”
Prizren merkezinde, bu eski kilisenin yanı sıra, Hristiyan dünyasından birkaç diğer önemli monument de bulunmaktadır. Özellikle son yıllarda restaure edilen St. George Kilisesi birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir, aynı zamanda kilise olarak da kullanılmaktadır.

DOKUFEST
Prizren’de, en fazla turist sayısını bu festivalin yapıldığı tarihlerde görebilirsiniz. Prizren halkını sevdiren ve şehri bir sanat sahnesine dönüştüren DokuFest her yıl sabırsızlıkla bekleniyor ve hazırlıklar gönüllüler tarafından yapılıyor. Açık sinemalar da ayrı bir havayı katıyor. Bu günlerde sanat dünyasından bir çok önemli isim bir arada geliyor.

DokuFest, Uluslararası Belgesel ve Kısa Film Festivali, Kosova’nın en büyük festivalidir. Prizren’in kültür sinemasını canlandırmak amacıyla 2003 yılında kurulan DokuFest, Güneydoğu Avrupa’nın önde gelen film ve müzik etkinliğine dönüşmüştür. DokuFest, her yaz tarihi Prizren şehri çevresindeki sinemaları ve doğaçlama gösterim mekanlarını dünyanın dört bir yanından 200’den fazla özenle seçilmiş film seçkisiyle doldururken, müzik alanında da DokuNights’ta sahne alan çok sayıda uluslararası ve bölgesel müzik etkinlikleri oldukça dikkat çekmektedir.

Festival sadece film gösterileri ile parallel olarak, her yıl atölyeleri, panelleri düzenleyerek filmler hakkında tartışma ortamını sunmaktadır.
Tüm bunlar Prizren’in her köşesinde vızıldayan, misafirlerini ağırlayan, alışveriş merkezlerde ve sinema mekanlarında çalışan 150 gönüllü tarafından mümkün kılınıyor. Festivalın bugünkü güzel, başarılı ruhu ve hali aslında onların özveri ve sevgi sayesinde devamını sürdürüyor.

Bunlar, Prizren’de görebileceğiniz sadece bazı kareler, aslında nüfus büyüklüğüne göre Kosova’nın ikinci şehrinde sayısız kültür, mimari, dini yapıları rastlayabilirsiniz. Aynı masada dört farklı dili konuşan insan grubu, caminin ezan sesleri ve kiliselerin çan seslerin karışması, onların hemen yanında sergilerin ve festivallerin düzenlenmesi Prizren’i Avrupa’nın en mültikültürel şehirlerden biri yapıyor.

Akdeniz Üniversitesinde uluslararası ilişkiler bölümünü bitirdi. TAVAK Vakfı ve Brandday.net için içerikler üretiyor. Avrupa Birliği ve Balkanlar üzerine çalışmalar yapıyor. Çeşitli diplomatik etkinliklerde çevirmenlik yapmaktadır.